
Küresel ekonomi, son yıllarda pandemi, jeopolitik gerilimler ve iklim değişikliği gibi birçok zorlukla karşı karşıya kalmıştır. 2025 yılına girerken, ekonomistler ve uluslararası kuruluşlar, dünya ekonomisinin geleceğine dair çeşitli değerlendirmelerde bulunmaktadır. Bu makalede, mevcut veriler ve uzman görüşleri ışığında, 2025 yılında küresel bir ekonomik krizin olasılığını ve potansiyel etkilerini ele alacağız.
Küresel Ekonomik Büyüme Tahminleri
Uluslararası Para Fonu (IMF), Ocak 2025’te yayınladığı Dünya Ekonomik Görünüm raporunda, küresel büyümenin 2025 ve 2026 yıllarında %3,3 oranında gerçekleşeceğini öngörmektedir. Bu oran, 2000-2019 yılları arasındaki %3,7’lik tarihsel ortalamanın altında kalmaktadır. IMF, bu tahminin Ekim 2024’teki raporla büyük ölçüde uyumlu olduğunu belirtirken, ABD ekonomisindeki yukarı yönlü revizyonların diğer büyük ekonomilerdeki aşağı yönlü revizyonlarla dengelendiğini ifade etmektedir.
Dünya Bankası da benzer bir perspektif sunarak, küresel ekonominin 2025 ve 2026 yıllarında %2,7 oranında büyüyeceğini tahmin etmektedir. Ancak, bu büyümenin, COVID-19 pandemisi ve diğer krizlerin olumsuz etkilerini telafi etmekte yetersiz kalabileceği konusunda uyarıda bulunmaktadır. Özellikle en yoksul ülkelerin son yirmi yılın en kötü ekonomik durumuyla karşı karşıya olduğu ve yeni baskıların bu durumu daha da kötüleştirebileceği vurgulanmaktadır.
Enflasyon ve Para Politikaları
IMF’nin raporuna göre, küresel enflasyonun 2023’te %6,8’den 2024’te %5,9’a ve 2025’te %4,5’e düşmesi beklenmektedir. Gelişmiş ekonomilerin enflasyon hedeflerine, gelişmekte olan ülkelere kıyasla daha erken ulaşacağı öngörülmektedir.
Öte yandan, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), 2025 yılı sonunda enflasyonun gelişmiş ekonomilerde %3,5’e, gelişmekte olan ülkelerde ise %7-8 seviyelerine gerilemesini beklemektedir. Bu tahminler, enflasyonun düşüş eğiliminde olduğunu gösterse de enerji ve gıda fiyatlarındaki oynaklık, enflasyonla mücadelede risk unsurları olarak değerlendirilmektedir.
Jeopolitik Gerilimler ve Ticaret Savaşları
2025 yılında, ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin mallarına en az %60 gümrük vergisi getirme tehdidi, küresel ticaretin geleceği açısından önemli bir endişe kaynağıdır. Böyle bir adımın, Çin’in misilleme yapmasına ve ticaret savaşlarının yeniden alevlenmesine yol açabileceği belirtilmektedir. Bu tür gerilimlerin, küresel ticaret hacmini olumsuz etkileyerek ekonomik büyümeyi yavaşlatma potansiyeli bulunmaktadır.
Ayrıca, Ukrayna ve Orta Doğu’daki devam eden çatışmalar, enerji fiyatlarında dalgalanmalara ve tedarik zincirlerinde aksamalara neden olarak küresel ekonomiyi tehdit etmektedir. Bu bölgelerdeki istikrarsızlık, yatırımcı güvenini sarsarak piyasalarda belirsizliğe yol açmaktadır.
Türkiye Ekonomisine Yönelik Beklentiler
IMF ve Dünya Bankası, Türkiye ekonomisine ilişkin büyüme tahminlerinde aşağı yönlü revizyonlar yapmıştır. IMF, 2025 yılı için Türkiye’nin büyüme tahminini %2,7’den %2,6’ya düşürürken, 2026 yılı için %3,2’lik bir büyüme öngörmektedir.
Dünya Bankası ise Haziran 2024’teki tahminlerinde, Türkiye ekonomisinin 2025’te %3,6 ve 2026’da %4,3 büyüyeceğini öngörmüşken, Ocak 2025 güncellemesinde bu tahminleri sırasıyla %2,6 ve %3,8 olarak revize etmiştir. Bu revizyonların, sıkı para politikasının gecikmeli etkilerinin 2025 yılında ekonomik büyüme üzerinde baskı oluşturması beklentisinden kaynaklandığı belirtilmektedir.
Uzman Görüşleri ve Risk Faktörleri
Ekonomist Atilla Yeşilada, 2025 yılında küresel ekonominin durgunluk ve zorluklarla karşılaşabileceğini belirtmektedir. Yeşilada’ya göre, jeopolitik gerilimler, ticaret savaşları ve enflasyonist baskılar, ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, merkez bankalarının para politikalarındaki sıkılaşmanın, finansal piyasalarda dalgalanmalara yol açabileceği konusunda uyarılarda bulunmaktadır.